TARİHİ
Sivas ve çevresi ile ilgili yazılan kitaplarda, hazırlanan yıllıklarda Yıldızeli tarihçesinin başlangıcı olarak l639 yılı alınsa da, ilçede tarih öncesinde M.Ö.4500’lerden itibaren yerleşimlerin olduğu, yapılacak yeni arkeolojik çalışmalarla bu tarihin çok daha öncelerine inebileceği anlaşılmıştır. İlçenin Kalkolitik Devir’den itibaren, Eski Tunç, Orta Tunç, Hitit, Frig, Med ve Pers dönemleri, Makedonya Krallığı ve Hellenistik dönem, Roma, Bizans, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı döneminden günümüze kadar uzanan bir tarih sürecinde Orta ve Doğu Anadolu’nun bir geçiş bölgesi olarak sürekli iskana tabi olduğu anlaşılmaktadır.
Yeterli araştırma olmaması sebebiyle Yıldızeli civarında antik ismi bilinen yerleşim yoktur.
Bugünkü ilçe merkezinin bilinen ilk adı “YENİHAN”dır. Bu isim yöreye l639 yılında ilçenin yerleşim yeri olarak kurulduğu sırada yaptırılan handan dolayı verilmiştir. Osmanlılar döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında da aynı şekilde kullanılmıştır.
1936 yılında, ilçe sınırları içerisinde bulunan ve bölgenin en yüksek dağı olan Yıldız Dağı’ndan ( 2557) esinlenerek “Yenihan” adı “YILDIZELİ” olarak değiştirilmiştir.
IV. Murat Döneminde Yıldızeli’nin Kuruluşu ve Gelişimi
1639 yılına kadar Yıldızeli ilçesinin bugünkü yerleşim alanının sazlık ve bataklık bir yer olduğu ve bölgede iki-üç evlik bir köyün varlığı hakkında çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde bu bölgenin buradan geçenler için korkulu bir dar geçit olduğu belirtilmektedir.
1639 yılında Osmanlı Devleti’nin XVII. Padişahı olan IV. Murat, Bağdat Seferi’ne çık¬madan önce I. Veziri Kemankeş Kara Mustafa Paşa’ya sefere gidecek ordu için konak¬lama merkezleri yapılması için emir vermiştir.
Bunun üzerine Vezir Kemankeş Mustafa Paşa, ordu güzergahı üzerinde bulunan ve Tokat, Yozgat ve Sivas il yollarının kesiştiği yer olan bu¬günkü Yıldızeli’nin bulunduğu yere gelerek, bataklık ve sazlık alanı kurutmuş; 1639-1640 yıllarında buraya büyük bir han, bir cami, iki mescit, bir hamam ve bir de sıbyan mektebi yap¬tırarak burayı yerleşim alanı olarak kurdurmuştur.
Yeni kurulan bu yerleşim alanına bölgeye yakın yerlerden halkın yerleşmesi sağlanmıştır. IV.Murat bu yeni yerleşimin bütün yetkisini Kemankeş Kara Mustafa Paşa’ya vermiştir. Kemankeş Kara Mustafa Paşa Yıldızeli’nde bir vakıf kurdurarak buraya yerleşenlerden vergi alınmamasını, askerlikten muaf tutulmasını ve güvenliklerinin sağlanmasını isteyerek, nüfusun artmasını gerçekleştirmiştir.
Yenihan
Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde Yıldızeli’nin kuruluş yıllarında evlerin kire¬mit ile örtülü, hanın 100 at alacak kadar büyük olduğunu, hanın önündeki caddenin sağında ve solunda 40-50 dükkanın var olduğunu; ayrıca hanın Sivas kapısı yönünde “Hindi Baba” adında bir de ziyaretgahın bulunduğunu belirtmektedir.IV. Murat’ın Bağdat Seferi sırasında ordunun konaklaması için kurulan eski adı ile “Yenihan” yeni adı ile “Yıldızeli” 1650-1874 yılları arasında bucak olarak Sivas iline bağlı kalmış, 1875 yılında da aynı ile bağlı olarak ilçe yapılmıştır. İlçe olduğu yıllarda Yıldızeli’ne bağlı 10 nahiye ve 15 köy olduğu bilinmektedir.İlçemiz belli tarihlerde yurdun değişik yörelerinden göç almıştır. Tarihte 93 harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Rus zulmü nedeniyle Anadolu içlerine göç eden Kars halkından bir bölümü Yıldızeli ve çevresine yerleşmişlerdir.

Cumhuriyet Okulu
1915 yılında dönemin Sivas Valisi Muammer Bey zamanında ilçe merkezine bir okul yaptırılmıştır.
KEMANKEŞ KARA MUSTAFA PAŞA
1592 yılında Arnavutluk’un Avlorya, bugünkü adıyla Vlore, şehrinde doğdu. Devşirme olarak Yeniçeri Ocağına alındı ve Kara Hasan Ağa’nın himayesinde eğitildikten sonra “So¬lak” olarak göreve başladı. Kısa sürede “Çorbacılık”, “Kul Kethüdalığı” ve “Sekbanbaşılık” mevkilerine yükseldi.
Ok atıcılığında büyük ustalık kazanarak “Kemankeş” ünvanını aldı. Kemankeş, Osmanlı Devleti’nde okçulukta ve ok atmada ustalığı ve yeteneği olanlar hakkında kullanılan bir “unvan”dır. Osmanlı Devleti’nde birçok kemankeş yetişmiş, bunlardan ve¬zirliğe; hatta sadrazamlığa kadar yükselenler olmuştur.
İşte adını Galata semtindeki bir ma¬halleye verdiren Kemankeş Kara Mustafa Paşa bunlardandır.Revan (Erivan) Seferi öncesinde IV. Murat tarafından Yeniçeri Ağalığı’na getirildi. Se¬fer sırasında IV.Murat’ın dikkatini çekti ve İstanbul’a dönüşte Kaptan-ı Derya oldu. IV. Murat Bağdat Seferi’ne çıkarken Kaptan-ı Deryalık görevine ek olarak Sadaret Kaymakamlığı göre¬vini de verdi.
Bağdat Seferi sırasında padişahın her konuda danıştığı paşalardan biri oldu.Bağdat seferi sırasında Sadrazam Tayyar Mehmet Paşa, 24 Aralık 1638 tarihinde şehit olunca yerine Kemankeş Kara Mustafa Paşa getirilmiştir. Tayyar Paşa’dan sonra Veziri Azam olan Kemankeş Kara Mustafa Paşa, devlet işlerinde ciddi ve dürüstü. Sadrazamlığın kendi¬sine verilmesini beklerken Kemankeş’e verilmesini hazmedemeyen Şam Eski Valisi Silahtar Mustafa Paşa, Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın hasmı olmuştur.Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın ilk büyük hizmeti İran ile Kasr-ı Şirin Anlaşması’nı yapmasıdır. İran’dan dön¬dükten bir süre sonra Sultan Murat vefat etmiştir. Bu dönemde etkisini artıran Kemankeş, önce Silahtar Mustafa Paşa’yı sonra Nasuh Paşa’yı öldürtmüş, Sultanzade Mehmet Paşa’yı Şam Valiliği’ne tayin ettirmiştir.
Ancak Silahtar Yusuf Paşa ve Hüseyin Paşa (Cinci Hoca), Kösem Sultan’ın destekleri ile Sultan İbrahim’in vezirliği görevine atanmışlar ve Veziri Azam Kara Mustafa Paşa’nın bir çok yetkisi kısıtlanmıştır. Her ikisini de padişah koruduğundan dolayı bir şey yapamayan Kara Mustafa Paşa, Yeniçerileri ayaklandırarak her ikisini de öldürtmek iste¬miş; ancak Ocağın akıl hocalarından Koca Muslihiddin Ağa bu olayı Padişaha anlatmış Padi¬şah da, Kara Mustafa Paşa’nın katlini emretmiştir.
Hocapaşa çarşısında Tırnakçı Sarayı ve Sebilhane önünde Cellat Kara Ali tarafından kementle boğularak öldürülmüş, 1644’ün ocak ayında Çarşıkapısı’ndaki türbesine defnedilmiştir.Kemankeş Kara Mustafa Paşa 5 yıl 4 ay süren Sadrazamlığında bazı hataları ile birlikte devlete çok önemli hizmetlerde bulunmuştur.
HİZMETLERİ
Ayarı düşük akçe yerine yeni akçeler bastırmış ve Osmanlı parasının değerini artırıcı çalışmalar yapmıştır. Bunda da başarılı olmuştur. Yeniçeri ve Sipahilerin sayısını azaltmış ve maaşlarını düzenli ve tam almalarını sağlamıştır. Devlet maliyesini sürekli denk götürmüştür.
Donanmayı düzenlemiş, nüfus sayımlarını yaptırmış, Padişahın da emriyle ordu güzergâhında bulanan ıssız yerlere yerleşim yerleri kurulmasını sağlayarak buraların gelişmesini sağlamıştır. Böylelikle Yıldızeli’nin de kurucusu olmuştur.Devlet işlerinde rüşveti, adam kayırmayı kaldırmış; bu sebeple de birçok düşman edinmiş. Sadrazamlık hayatı, devlet işleri ve düşmanları ile uğraşarak geçmiştir. İstanbul’da satılan tüm mallara narh konulmasını sağlamış; böylece piyasada kısa bir süre de bolluk ve ucuzluk sağlanmıştır.
15 Mayıs 1639’da Kasr-ı Şirin’de, 1622 yılından beri 17 yıldır süren Osmanlı-İran Savaşları’na son verecek Kasr-ı Şirin Anlaşması’nın imza edilmesinde önemli katkıları olmuştur.
MİLLÎ MÜCADELE VE CUMHURİYET DÖNEMİ
Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Osmanlı Devleti’nin dahil olduğu İttifak Devletleri, harpten yenik çıkmış; 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti, yok olmanın eşiğine gelmiştir. Mütarekenin 7. maddesi öne sürülerek ülkenin çeşitli bölgeleri işgal edilmeye başlanmıştır. Ordu tasfiye edilmeye başlanmış, cephanesi elinden alınmıştır.
Halk yor¬gun, fakir ve ümitsizdir. Bu ortamda Rum çetelerinin Karadeniz’de yağmalama ve asayişi bozmaları üzerine Mustafa Kemal Paşa 30 Nisan 1919’da 9.Ordu Kıta Müfettişliği’ne atanmıştır. Bu görev, Mustafa Kemal Paşa için bulunmaz bir fırsat ve Anadolu’ya açılmanın yolu¬dur.19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal Paşa, 27 Haziran 1919’da Tokat-Yıldızeli üzerinden Sivas’a gelmiş, Vali Reşit Bey tarafından askeri törenle ve büyük bir coşku ile karşılanmıştır. Ertesi gün Sivas’ta kongre yapılması kararı alınmış, Mustafa Kemal Paşa 28 Haziran l919’da Erzurum’a hareket etmiştir.
9 Temmuz 1919’da ordudan istifa etmek zorunda kalmıştır.2 Eylül 1919’da Mustafa Kemal Paşa, Erzurum yolundaki Paşa Pınarı mevkiinde halk tarafından büyük bir coşku ile karşılanır. 4 Eylül l9l9 günü Mektebi Sultanî’de (Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi) kongre açılmıştır. Cumhuriyetin temelleri burada atılmıştır.Kurtuluş Savaşı’nın başlamasından sonra eski sabıkalılardan Postacı Nazım ve Kara Mustafa tarafından isyan çıkarılmıştır. 14 Mayıs 1920′ da başlayan isyan, Yozgat ve Zile taraflarını da etkilemiştir.
Milli Mücadele’ye karşı başlatılan bu isyan Antep bölgesinden gelen Kılıç Ali Bey ve Erzurum’dan gelen Milli Kuvvetler tarafından 12 Haziran 1920’de bastırıl¬mış, Yıldızeli, Yozgat ve Zile çevresinde asayiş sağlanmıştır.Milli Mücadele’nin kazanılıp Cumhuriyetin ilanından sonra Mustafa Kemal Atatürk birçok kez, Yıldızeli üzerinden Sivas’a gitmiştir. Cumhurbaşkanı olarak 27 Eylül 1924 tarihinde eşi Latife Hanım ve beraberindekilerle, 19 Eylül 1928 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve heyet, Tokat’tan gelip Yıldızeli üzerinden Yazı ve Harp İnkılaplarını halka tanıtmak amacı ile Sivas’a geçmiştir.
Cumhuriyet döneminde köy çocuklarının eğitim ve öğretiminin sağlanarak köylerine dönüşlerinde eğitim ve sosyal hayatta köylerin kalkınması amacı ile uygulamaya konulan Köy Enstitüleri, projesi dahilinde 1 Ocak 1942 tarihinde Pamukpınar Köy Enstitüsü kurulmuş, ilk müdürlü¬ğüne de Tahsin Müslüm Türkbay atanmıştır.
İlk yıllarda iptidai bir şekil de çadır ve barakalarda öğrenim veril¬miş; daha sonra 1949 yılında okul binası, revir, atölyeler, yatakhane ve yemekhane inşaatları bitirilerek öğrenim devam etmiştir.Köy enstitülerinin kapatılmasından sonra da burada eğitim ve öğretim devam etmiştir.

Eski Cumhurbaşkanımız Sayın Cevdet SUNAY’ın İlçeyi Ziyareti
1943 yılında Cumhurbaşkanı Sayın İsmet İNÖNÜ, 1969 yılında Cumhurbaşkanı Sayın Cevdet SUNAY, okulu ziyaret etmişler ve ilçede incelemelerde bulunmuşlardır.